Pages

11 Eylül 2011 Pazar

Rennan Pekünlü'ye Cevap


Rennan Pekünlü, Alaeddin Şenel gibi Bilim ve Ütopya dergisinde maddenin gerçeği konusuna karşı çıkmıştır. Ancak yine Alaeddin Şenel gibi ciddi mantık ve muhakeme bozuklukları vardı. Şimdi Pekünlü'nün yazısını ele alalım.

Pekünlü ilk olarak maddenin gerçek mi algı mı olduğunu anlamak için E-5 karayoluna yayan çıkıp yürümeyi tavsiye etmiştir. Bu ise yeni bir itiraz değil, materyalizmin tüm fikir babaları tarafından anlamsızca tekrar edilmiş bir klişedir.

Bu konuda daha önce verdiğimiz cevap linkini okuyabilirsiniz:https://www.facebook.com/photo.php?fbid=467261517965&set=a.451270917965.246803.270839262965&type=1&theater

E-5 Karayolu'nda yürümeyi öneren Rennan Pekünlü'ye göre, maddenin fiziksel bir varlığı olduğunun ispatı, E-5 karayolu üzerinde yaşanacak bir kaza ya da bu kazanın korkusu olacaktır! Rennan Pekünlü, E-5 Karayolu'ndan hızla geçen bir otobüsü maddenin fiziksel varlığının çarpıcı bir delili sanmaktadır.

Materyalist çevreler bu konuyu duyduklarında çok büyük bir endişe ve paniğe kapılıyorlar. Türkiyede'ki materyalistler arasında ise bu endişeyi en açık biçimde ifade edenlerden birisi, materyalizmi savunmayı görev edinmiş bulunan Bilim ve Ütopya dergisinin yazarı ve aynı zamanda bir öğretim üyesi olan Rennan Pekünlü oldu.

Pekünlü, gerek söz konusu dergide yazdığı yazılarda, gerekse söz aldığı birtakım panellerde, konuyu bir numaralı "tehlike" olarak gösterdi. Okurlarına ve (oldukça az sayıdaki) dinleyenlerine "sakın kendinizi idealizmin bu telkinlerine kaptırmayın, materyalizme olan sadakatinizi koruyun" mesajları veren Pekünlü, kendisine dayanak olarak az önce de belirttiğimiz gibi, Rusya'daki kanlı komünist devriminin lideri Vladimir I. Lenin'i bulmuştu.

Lenin'in, bir asır önce yazdığı Materyalizm ve Ampiryokritisizm isimli kitabı okumayı herkese öğütleyen Pekünlü'nün yaptığı tek şey ise, yine Lenin'e ait olan "sakın bu konuyu düşünmeyin, yoksa materyalizmi kaybedersiniz ve kendinizi dine kaptırırsınız" şeklindeki uyarıları tekrarlamak oldu. Pekünlü, söz konusu materyalist yayın organında yazdığı bir makalede, Lenin'den şu satırları aktarıyordu:

Duyularımızla algıladığımız nesnel gerçekliği bir kere yadsıdın mı, kuşkuculuğa (agnostisizm) ve öznelciliğe (subjektivizme) kayacağından, fideizme (dini inanca) karşı kullanacağın tüm silahları yitirirsin; bu da fideizmin istediği şeydir. Parmağını kaptırdın mı, önce kolun sonra tüm benliğin gider. Duyuları nesnel dünyanın bir görüntüsü olarak değil de, özel bir öğe olarak aldığında, diğer bir deyişle materyalizmden ödün verdiğinde, benliğini fideizme kaptırırsın. Sonra duyular hiç kimsenin duyuları olur, us hiç kimsenin usu, ruh hiç kimsenin ruhu, istenç hiç kimsenin istenci olur.

Lenin'e cevap yazımız için: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=451273362965&set=a.451270917965.246803.270839262965&type=1&permPage=1

Materyalistlerin bu konuyu anlayamamalarının bilinçaltındaki asıl nedeni ise, anladıklarında karşı karşıya kalacakları gerçekten büyük bir korku duymalarıdır. Lincoln Barnett, bu konunun sadece "sezilmesinin" bile materyalist bilim adamlarını korku ve endişeye sürüklediğini şöyle belirtiyor:

Filozoflar tüm nesnel gerçekleri algıların bir gölge dünyası haline getirirken, bilim adamları insan duyularının sınırlarını korku ve endişe ile sezdiler. (Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varlık Yayınları, 1980, s. 17-18)

Materyalistler duydukları bu korkuda haklılardır. Maddeden başka birşey var olmadığı iddasında bulunan materyalistlerin, maddenin hayal olduğunu öğrenmeleri onlar için tam bir yıkımdır.

Bu gerçek karşısında diretmek yerine kabul etmeleri kendileri için en doğru olandır.