Akit Gazetesi'nin 27.9.1999 tarihli sayısında Mustafa İslamoğlu imzasıyla yayınlanan "Gerçeği Daha Çok Severim" başlıklı yazıda sayın İslamoğlu ("dış dünya" ismini verdiğimiz) etrafımızdaki tüm varlıkların mutlak manada varlıklarının bulunduğunu iddia etmiştir.
Oysa ki, Sayın Mustafa İslamoğlu'nun da çok iyi bildiği gibi, bizim "dış dünya"ya ilişkin tüm bilgilerimiz bize duyu organlarımız kanalıyla ulaşmaktadır. Duyu organlarımız bu bilgileri "elektrik sinyalleri" olarak beyne taşımakta, elektrik sinyalleri ilgili duyu merkezlerine ulaştığında da beyinde ses, koku, sertlik, görüntü ve tat hisleri oluşmaktadır.
Burada önemli olan nokta şudur: beyine ve beyinin ilgili duyu merkezlerine (görme merkezi, duyma merkezi, vs) sadece ve sadece elektrik sinyalleri ulaşmaktadır. Beyne yalnızca elektrik sinyalleri ulaştığına göre, beynin bilgisi bu sinyallerin meydana getirdiği algılarla sınırlıdır. Başka bir deyişle, beyin sadece ve sadece algılarla muhataptır. Hiç bir beyin, bu algıların ötesinde, beynin dışında birşey olup olmadığını bilemez. "Beynimizin dışında şunlar, şunlar var" gibi iddiaların hiç bir bilimsel dayanağı yoktur.
Bu anlattığımız, mutlak bilimsel bir gerçektir. Bilimsellikten ayrılmadığı sürece, hiç kimse bu gerçeği inkar edemez ve şimdiye kadar inkar etmemiştir.
Dolayısıyla, Sayın Mustafa İslamoğlu'nun "bizim algılarımızın ötesinde dış dünya mutlak manada vardır" iddiasının da bilimsel bir dayanağı yoktur. Bu iddia, Sayın Mustafa İslamoğlu'nun kendi kişisel tahmininden ibarettir. İslamoğlu, bizim algılarımızın ötesinde bir dış dünyanın varlığına dair mutlak ve bilimsel bir kanıt, hiç bir zaman getiremeyecektir. Mustafa İslamoğlu, bu noktada muhtemelen hemen şu karşılığı verecektir: "dış dünya vardır" diyemeyiz ama "dış dünya yoktur "da diyemeyiz.
Ancak şu bir gerçektir ki, algıların ötesinde bir "dış dünya" ister var olsun ister var olmasın, bizim açımızdan durum kesinlikle değişmeyecektir. Biz, yaşamımız boyunca sadece idrakımızdaki algılarla muhatap oluruz.